Pazar günü akşama doğru ressam Cengiz Uğur'un atölyesine gittim. Biraz laflar ve yeni çalışmalarına bakarım umuduyla. Ne var ne yok dediğimde, Miguel de Unamuno'yu okuyorum dedi. Kim olduğunu sordum ki hiç duymamıştım adını. Doğru mu bilmiyorum ama bütün dinlere eşit uzaklıkta insandı ancak dinleri araştırırken neredeyse Hristiyan olacaktı dedi.
İyi de bu kadar uğraşacağına Lukiamos'u okusaydı ya dedim.
Lukiamos kim dedi.
Adıyaman Samsatlı dedim.
2000 yıl önce yaşamış.
Okumak isterim dedi.
Tamam dedim.
Eve geldiğimde ilk olarak kitabı aramaya başladım. Bulamadım gitti. Çakma darbe nedeniyle olabilir gözüme takılanlar hep polisiye romanlar oldu. Polisiye kitaplara bakarken Poirot, Larsson, Holmes, Maigret ve dedektiflerin cinayet çözme yöntemleri takıldı aklıma. Hepsi "kime yaradı" sorusuyla başlıyorlardı soruşturmalarına. Evet! kime yaradı? Kelalâka biliyorum! Çakma darbeyi düşündüm. Çakma demem, darbenin ilkelliği açısından. Yoksa bal gibi hem de oldukça kanlı bir darbeydi.
Kime yarayabileceğini sıraladım kendimce.
Çoluk çocuğuna üç bin TL maaş bağlanmış şehit olarak adlandırılan Niyazi'ye yaramış olamaz.
Kafası kesilen emir kulu Mehmetçik'e yaramış olamaz.
Ne olduğunu bilmediği demokrasinin nöbeti tuttuğunu sanan yandaş ve yağcı Anadolu çocuklarına yaramış olamaz.
İktidar savaşını vatan savaşı sanan embesillere yaramış olamaz.
Kala kala Hükümet ile CB kaldı.
Hem Hükümet'e hem de CB'ye yaradı.
Akkondu'ya gelmem diyen muhalefeti ayağına getirdi.
Popülaritesi inanılmaz derecede yükseldi. Neredeyse demokrasi kahramanı olduğunu ben de kabul edeceğim ki "
demokrasi benim için amaç değil araçtır" dediği halde.
Cumhuriyet'in temelini oymaya çalışan İsmailağa cemaatine, Menzil grubuna, Erenköy cemaatine, Süleymancılara, Işıkçılara falan ses çıkardığı yok; varsa yoksa 17/25 intikamıyla Fetöcüler.
Ortada BOP var.
BOP eşbaşkanı olduğunu gururla söyleyen eski BB, yeni CB var.
Condoleezza Rice var.
Ortadoğu'nun yeniden yapılandırılmasına sıcak bakmayan entelektüel Al Gore var.
Ortadoğu'da sınırların yeniden çizilmesine sıcak bakan kazma Goerge Bush var.
Al Gore'ın kazandığı başkanlık seçimini ayak oyunlarıyla Bush'a veren sistem var.
ABD'nin Irak'a Türkiye üzerinden girmesine engel olan CHP var.
Kafasına çuval geçirilen TSK var.
TSK'nin bunu unutmayacağını, mutlaka hesap soracağını düşünenler var.
Bu nedenle TSK'nin yeniden biçimlendirilmesi gerektiğine inananlar var.
Hiç ilgisi yokken askeri hastanelerin sivilleşmesi var ki askeri tabiplik farklı bir disiplin gerektirir.
Üzerinde hayli düşünülmesi gereken askeri okulların kapatılması var.
Neredeyse Sevr'de kabul ettirilen ama Lozan'da çöpe atılan taleplerin yerine getirilmesi var.
Alnı secdeye değen subay, general, öğretmen, bakan, milletvekili, büyükelçi vb. var. Yani feto'nun istedikleri birebir gerçekleşti.
Reza Zarrab var.
Reza Zarrab'tan alınan bilgilerle CB'na şantaj yapılacağına inananlar var.
"Bekleyin" emri gelmeseydi CB'nı alacaktık diyen Tuğgeneral Sönmezateş var.
Siz ne dersiniz bilmiyorum ama sanırım danışıklı dövüş var.
Kısaca ve kanımca: ABD'nin CB'ye kaç, FETO'ya tut dediğinin resmidir.