24 Ocak 2010 Pazar

"ŞEFLER ARSINDA TANRI" FATİH TERİM(?).

Çek maçını izliyordum tek başıma...

Birinci, ikinci, hele hele üçüncü golümüzden sonra...

Komşu dairelerden ve sokaktan taşan çığlıklar üzerine...



Kız kardeşim geldi salona...

Kız kardeşim..

Bir düğün davetlisi olarak İstanbul’a gelmiş köylü kadın...

Fındıkla ve tarlayla uğraşan...

Güzelim karadeniz ağzıyla...

-Ne oldi abi?

Yeniyoruz dedim.

Yüzümde nasıl bir ifade gördü bilmiyorum..

-Ben da kızayirım ona ama olsun olsun!...

Biraz sonra eşim geldi...

-Bu bağrışmalar niye?

-Yeniyoruz ...

Kardeşimden daha iyi tanıyor olmalı beni...

Yüzüme şöööyle bir baktı...

-Sen galiba öbür takımı tutuyorsun!

Anlaşıldı, kendimle konuşma vaktim gelmiş..

Fon müziğimi seçmeliyim hemen...

Biliyorum kelalâka(!) ama “şefler arasında tanrı” lakaplı Karajan geldi aklıma...

Berliner Philharmoniker/Beethoven Symphony No.9’u seçtim...

Mehter marşımızın da kullanıldığı son bölümü dinlerken taaa 2000 UEFA kupasına uzandım..

Skor basınımız teknik direktöre ‘imparator’ ünvanını lâyık görmüş..

Kupayı futbolcular değil de sanki o almış...

‘Bulunmaz hint kumaşıymış’...

Oysa, o takımdan hangi elemanı çıkarırsanız çıkarın... şampiyon olabilirdi yine...

Bir tek Hagi hariç..

Sezar’ın, pardon Hagi’nin hakkını Hagi’ye vermek yerine...

‘Hagi’yi oynatmayı becerdi’ vecizesini yumurtladık...

Hakkı Fatih’e verdik...

Fiorentina’ya teknik direktör oldu...

Hepimiz Fiorentina’lı olduk...

İtalya kupasını kaldırdık...

Milan’ı yenip kupayı kaldıran takımda...

Toldolar, Gattusolar, Gomesler yoktu...

6 Fatih 5 Terim vardı...

Hatta takımın sahibi de Terimollo idi...

Doğru olmadığını bile bile...

Öyle görmek, öyle bilmek istedik...

Milan’a teknik direktör oldu...

Futbolcularla tanışma töreninde...

Züccaciye dükkanına girmiş fil kabalığını...

Yeni bir dünyaya ayak basan kâşif tedirginliğini...

Sonradan görmelerin (Nasıl davranacaklarını bilememelerinden kaynaklanan.) ürkekliğini....

Tüm bu olumsuzlukları örtmeye yönelik insiyaki narsist gayretlerini...

Görmezden geldik...

Genç iş adamlarının biner dolar ödeyerek dinleyici olarak katıldığı toplantıya...

Konuşmacı olarak çağırdık...

Roma-İstanbul uçağın merdivenlerinden inerken...

“Zegna” takımın altında...

Göbeğine kadar açık beyaz gömleğindeki kıroluğu “yeni moda” saydık...

Sözün kısası...

Adamı şişirdik de şişirdik...

Gene de sağlam karakterliymiş...

Bunca yalakaya ve yağcıya karşın...

Patlayacak kadar şişmedi...

Hakkını da teslim edelim...

Şimdiye kadar hiç kimsenin yapamadığını yaptı ( Deniz Baykal biraz yaklaştı o kadar.)...

70 milyonu ortak bir söylemde buluşturdu...

“Galip gelmemizi istiyorum ama Fatih Terim başarıyı yine kendisine mal edecek....”

Tıpkı kız kardeşimin dediği gibi...

Ben da kızayirım ona ama olsun olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder