12 Nisan 2012 Perşembe

28 ŞUBAT Ve ŞERİAT


28 Şubat sorgulaması başladı. Ortak kanı, "şeriat tehlikesi yoktu ama durumdan vazife çıkaran askerlerin hiçbir kusuru olmayan hükümeti devirdikleri yönündedir. Mollaların Başbakanlıktaki yemeğe çağrılması, ortalıkta tuhaf kılıklı insanların cirit atması olağan şeylerdir; İslami yönetim gelecek ancak kanlı mı kansız mı olacak henüz belli değil; Profesörler türbanlı öğrencilerin karşısında saygı duruşunda bulunacaklar türünden konuşmalar şeriat tehlikesine işaret etmemektedir. Laiklere şeriat enjekte edeceğiz, Türkiye yıkılacak beyler diyenler ifade özgürlüklerini kullanıyorlardı. Türkiye İran mıdır ki şeriat gelsin". Bu korku boşuna ve yersiz şeklindedir.


Son zamanlarda sık sık aynı kaygıya kapılıyorum. Hep Türkiye'de yaşadım ama benim yaşadığım Türkiye ile 28 Şubat üzerine konuşanların yaşadığı Türkiye aynı ülke mi? Yoksa delirmek üzere miyim? Belki de paralel evren teorisi gerçektir ve ben aynı topraklar üzerinde ancak farklı bir zaman ve zemin diliminde yaşamışım, yaşamaya devam ediyorum.

28 Şubat'taki kaygıların yerinde olduğunu, şeriatın At'ının geldiğini Şeri kısmının yolda olduğunu görmek için daha nelerin yapılması gerek! Anlayamıyorum! Mahkemelerde verilen kararlara, açılan davalara bakıldığında “hukuk kurallarının” kenara itildiğini, “din kurallarının” egemen olduğunu görmek çok mu zor?

Şeriat geldi denilebilmesi için ille de şeriat polisi aramak mı gerekir? Akıl yerine nakil egemen olmuşsa başka işarete gerek kalır mı? Yorumu nasıl yapılmış olursa olsun laikliğin asli olan tek tanımı “doğası gereği toplumu yönetmeye ve biçimlendirmeye kalkan dinin bu talebine ket vurulmasıdır”. Şeriatın “at” bölümü, hükümetimize egemen olan zihniyettir. “Şeri” kısmı ise ilköğretimde yapılan değişiklikle yola çıkmıştır.

Kamu kurumlarındaki atamalarda liyakat yerine ibadet asıl unsur olmuşsa bu yönetim biçimine ne ad vereceğiz? Fazıl Say hakkında açılması istenen davaya bakın. Yakında Allah'a küfrettiği için müebbet hapse mahkûm edilen insanları okursanız şaşırmayınız. Yanlış anlaşılmasın, Allah'a küfretmek serbest olsun demiyorum, ayrıca her türlü küfrü de gereksiz bulurum. Ancak Allah kimsenin akrabası, yakını falan değildir, Allah kimseyi vekil tayin etmemiştir. Düzen laik olsaydı böyle davalar açılamazdı.

İnsanlık tarihi hemen hemen tüm savaşları, temeli ekonomik olsa da din bahanesiyle başlatmıştır.

Hangi çocuk GTA oynamak ya da feyste yazışmak varken Peygamber'in hayatını öğrenmek, Kur'an okumak ister! Bunların bir ihtiyaçmış gibi ilköğretime koyulduklarında varılacak menzil şeriat değil de nedir?

Kesinlikle şeriattır ama bu yasayı çıkaranların amacı şeriat mıdır? Pek emin değilim. Sanırım temelinde cahillik yatıyor. Zira demokrasi, en basit tanımıyla yasalara uymaktır. Yasalar zamanın gerektirdiği şekilde değişebileceklerine göre bir taraftan değişmeyecek yasaları çocuklara ders olarak okutup, arkasından yasaların değişebilir olmasını ve bu değişikliklere uymasını aynı çocukların yetişkin hallerinden bekleyemeyiz. Hani “eşyanın tabiatına aykırı” deriz ya işte öyle bir şey. Demokrasi İslamiyet'le bağdaşamaz! diğer dinlerle de.... Tıpkı akılla dinin, akılla gönlün, dinle bilimin  uyuşamayacağı gibi.

Peki Türkiye bugüne kadar yarım yamalak olsa da demokrat değil miydi? Demokrattı ama yaygın olan Müslümanlık Emevi Müslümanlığı değil Anadolu Müslümanlığı idi. Demokrasiyle uyuşmayan Müslümanlık Emevi Müslümanlığıdır.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder