2 Temmuz 2014 Çarşamba

MADIMAK MÜZE OLSUN, KEBAPÇI KALSIN.

ESKİ BİR YAZI. 2 TEMMUZ 1993 MADIMAK KATLİAMI ANISINA YENİDEN.


Madımak vahşeti Anadolu’ya yakışmadı demiş...

2 Temmuzu takviminden silmiş...

Seneyi 364 güne indirmiş...

Ve rahat(!) etmiş biri olarak...

Eğer bu akşam...

“Muhlis Akarsu/Aşık Olan Durmaz Ağlar” cd’sini dinlemiyor olsaydım...

Muhlis Akarsu Madımakta yakılmamış olsaydı...

Bırak Madımak üzerine yazmayı...

Vahşeti hatırlamazdım bile...

Madımak müze olsun, kebapçı mutlaka kalsın demek yerine(!) .....

“Madımak müze olsun kebapçı kapatılsın” demiyorlar mı?...


Anlayamıyorum(!)...

Diyelim müze yanlılarına uyduk...

Madımak’ı müze yaptık, kebapçıyı kapattık...

Ziyaretçi sayısı yıllık ne olur?

Yüz, ikiyüz, bilemedin beşyüz...

Bir de Hollanda’lı Carina Cuanna Thuijs’ın Annesi...

Etti beşyüzbir....

Oysa Madımakta insan pişirildiğinde(!)...

Kimler vardı dışarda?...

Et kokusuyla ciğerlerini dolduranlar.

Kaç kişiydiler?...

Onbeşbin.

Müzenin yok ama et pişirenin ziyaretçisi çok...

Kebapçı uyanık!..

Paranın kokusunu almış(!)...

Hesap kolay...

Müzeye beşyüzbir, et kokusuna onbeşbin...

Madımakta et pişirirse(!)...

Voliyi vuracağını görmüş(!)...

“Kebapçı” açıvermiş(!)...

İnsanların pişirildiği yerde et pişirmeye kalkmak !?...

Akılalmaz  bir eylem...

“İroni” sözcüğü ile izah edilemez...

“Kara mizah” dahi az gelir...

Bu “edim’in” karşılığına yeni bir ad bulmalıyız...

Bu ad “Şer’i Mizah” olabilir mi ?..

Okurlar ne der? bilemiyorum ama...

Sanırım, “Budur ancak başka bir şey değil”....(1)

2 Temmuz 1993’ü hatırlayalım...

Ve sonu güne dair konuşmalarla bağlayalım...

İlk sıra şeriatçı koroya yakışır: “Sivas laiklere mezar olacak; Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak; Şeriat gelecek, batıl zail olacak”…. …

İkinci sıra Başbakan Çiller’in: “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir”

Son sıra yanarak ölenlerden 12 yaşında Koray Kaya’nın: Ne söylediği tam olarak bilinmemekle beraber alevlerin içinden canhıraş bir feryat koptuğu, anneee!  anneee! çığlıklarından sonra kurtar beni baba, kurtar beni.. kurtar... derken sesin kesildiği, bu sesin Koray Kaya'ya ait olduğu rivayet edilmektedir.

(1). Edgar Allan POE/ Kuzgun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder